Yeşil dahil enerjide güven ülkesiyiz

Reel sektör güveni, piyasa güveni, tüketici güveni ve diğer ekonomik güven endeksleri mevcut ekonomik gidişatın nasıl olacağını aşağı yukarı gösteriyor. Tabii burada “Zor oyunu bozar” etkeni hiç unutulmamalı. Nitekim, Batı ülkeleri yeşil ekonomiye geçip farklı bir dünya oluşturmanın gayretindeydi. Ancak Rusya – Ukrayna savaşı onlara hiç beklemedikleri bir ortamı hazırladı.

Türkiye için de öyle. Ummadığımız bir konjonktürle karşı karşıyayız. Küresel ölçekte Batı ülkelerinin tersine bizim için enerji krizi yok gibi. Türk şirketler ve Türkiye’de iş yapan yabancı enerji işletmeleri Batı ülkelerinin büyük oranda terk etmek zorunda kaldığı “yeşil ekonomi” anlayışında son derece ısrarlı. Anlayacağınız, temiz enerjiyi hayata geçirme adına Türkiye bütünsel olarak, artık dünya ülkeleri arasında ilk sıralarda yer alan bir konuma sahip.

Diğer taran fiziki olarak uluslararası petrol ve doğalgaz boru hatları Türkiye üzerinden geçiyor. Rusya, tüm gaz varlığını Türk Akımı ile Trakya merkezli olarak bizim yönetimimize verdi. Nükleer santral için Akkuyu’dan sonra Ruslar ile Sinop için de görüşmeler başladı.

Avrupa cephesine baktığımızda ise, “power puchase agreement” (PPA) olarak bilinen temiz enerji satın alma anlaşmaları “küresel enerji krizi” sebebiyle derinliği olmayan anlaşmalarla yüzeyselliği bozamıyor, verimlilik oluşturamıyor.

Alınan bilgiye göre, Avrupa’nın reisi Almanya bile yeşil enerjiyi bırakmış, savaş ve enflasyon sebebiyle sürekli yükselen doğalgaz ve elektrik fiyatlarına üst sınır getirme konusunda şimdiden işi sıkı tutuyor. Ülke enerjiye ayrılan ve Mart’ta yürürlüğe girmesi beklenen 54 milyar euroluk önlem paketinin nasıl karşılanacağını dahi planlamış…

Öyle ki Almanya hükümeti, söz konusu doğalgaz ve elektrik faturalarına yönelik desteği elektrik kârları üzerinden alınacak bir vergi ile finansa etmeyi düşünüyor. Buna göre, Almanya’da doğalgaz ve taş kömürü dışında yenilenebilir enerjiler dahil tüm elektrik üretimi türleri vergiye tâbi olacak.

Dolayısıyla yılbaşından bu yana 5 gigawatt’lık sözleşme limitini dolduramayan ve 2021’de sadece 8,7 gigawatt’lık sözleşme yapabilen Avrupalı şirketler hâlen enerji bakımından ellerine ne geçirirse onu kullanacak. Buradan anlaşılıyor ki Türkiye’nin başlayan “kendi yüzyılında” Avrupa’yı hatta Batı ülkelerini yeşil enerjiyi kullanma konusunda sollayacağı görülüyor.

Manzara netleşiyor… Türkiye PPA pazarında güneş ve rüzgâra, termal dahil alternatif kaynakları ekleyerek son sürat ilerlerken Batı dünyası hükümetleri yeşil ekonomiyi canlandıramıyor, yenilenebilir enerji sözleşmelerinin çoğunu rafa kaldırıyor ve iklim değişikliği hedeflerine ulaşmada yeni teşvikler geliştiremiyor.

Fotoğraf özetle şu: Küresel daralmaya karşılık borsa endekslerindeki yükselişleri göz önüne alarak; Çin ekonomisinin yeniden normale dönmesine, küresel merkez bankaların güvercin yorumlarına ve ardından gelecek faiz indirimlerine odaklanarak Türkiye gibi para ve maliye politikalarını üretim tarafında geliştiren ülkeler, zannediyorum resesyon veya ekonomik krizden korunmada bir adım önde olacak.

Zâten ABD yatırım bankalarından Goldman sachs’ın raporu; küresel faiz oranlarında zirvenin yaklaştığını, hisse senetlerinde ayı piyasasının başlayabileceğini haber veriyor ve kanıt olarak Stoxx Europe 600’ü gösteriyor.

Söz konusu gelişmeler bile, enerji sektöründe olduğu gibi yine enerjiyle ilgili piyasa mekanizmasında da Türkiye’nin doğru yolda olduğuna işaret ediyor.

Olayı datalarla müşahhaslaştıralım… Ekonomiler verilerle hareket ettiğinden henüz istenilen seviyede olmasa da TCMB ve TÜİK’in ortaklaşa oluşturduğu Tüketici Güven Endeksi’ne (TGE) nazar edersek, bir toparlanmadan söz edebileceğimizi gözlüyoruz. Bilhassa TGE son bir yılın en yüksek değerini gördü. TGE’de yüzde 0,6’lık sınırlı bir artış var ama endeksteki 76,6’lık seviye, alt kalemlere bakıldığında gelecek için tünelin ucunda bir ışık gösteriyor.

Alt datalardan hânenin maddi durum beklentisi yüzde 0,5 azalarak 75,8, dayanıklı tüketim mallarına harcama yapma düşüncesi aylık bazda yüzde 1,2 negatifle 91,9 gerçekleşmesine karşılık hânenin maddi durumu endeksi aylık bazda yüzde 1,5 artarak 58,3 ve genel ekonomik durum beklentisi aylık bazda yüzde 3,4 artarak 80,5 şeklinde kayıtlara geçmiş bile.

Tüketici güveninde henüz iyimser noktada değiliz belki fakat gidiş normalleşmeye doğru yol alıyor. Malumunuz, 0-200 aralığında değer alan TGE’nin, 100’den büyük olması tüketici güveninde iyimser durumu; 100’den küçük olması tüketici güveninde kötümser durumu resmediyor.

Mamafih 20 Aralık’ta açıklanacak bir sonraki TGE verisi, biraz daha genel durumu ortaya koyması bakımından önem arz ediyor ve beraberinde yabancı yatırımcılara da güven aşılıyor.

Nitekim, “yeşil ekonomi” veya “yeşil enerji”de Türkiye’ye göz kırpan Çinli SPIC ve benzeri işletmeler olayın en açık gelişmelerinden… Nedeni açık… Dünyanın en büyük şirketlerinden SPIC dahi Türkiye’nin “yeşil ekonomi”de kararlı olduğunu görüyor…

Çin’in en büyük elektrik üreticilerinden ve dünyanın 500 şirketinden 260’ıncı sırada yer alan SPIC Türkiye’yi en verimli ülke olarak değerlendiriyor. SPIC Uluslararası Departman Müdürü Yan Chen, fotovoltaik, yeşil hidrojen ve entegre edilmiş akıllı enerji alanlarında küresel işbirliğini derinleştirmeye istekli olduklarını, iklim değişikliğine küresel tepki için daha fazla iş gücünü seferber etmek istediklerini ve Türkiye ile daha fazla işbirliği için fırsatlar aradıklarını söylüyor.

Türkiye’de Adıyaman ve Adana fotovoltaik projelerini geliştirip inşa etmelerinin yanı sıra Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın UHV Elektrik Laboratuvarı inşasını da üstlendiklerini belirten SPIC yöneticisi Yan Chen, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin Mısır’da düzenlenen 27. Taraflar Konferansı’nda (COP27), “Temiz Enerji Geliştirme ve Yeşil Enerji Dönüşüm Uygulamaları”nı ihtiva eden Çin Köşesi temalı etkinliklere ev sahipliği yaptıklarını, bu alanda dünyada hinterlandlarını genişletmeye çalıştıklarını dile getiriyor.

Toplam 10.835 MW kurulu gücü olan Adıyaman fotovoltaik projesinin inşaatına Ağustos 2017’de başladıklarını, projenin denetimden geçerek elektrik üretimi için resmi olarak şebekeye bağlandığını ve elektrik üretmeye başladığını belirten Yan Chen, Adıyaman fotovoltaik projesinin aynı zamanda SPIC’in Türkiye’deki yeni “yeşil enerji + ekoloji + insanların geçimi” modelinin en somut ürünü olarak öne çıktığını dile getiriyor.

Temiz enerjide sınır tanımadıklarını ve Türkiye’nin bu yöndeki ilgisini değerlendirmeye çalıştıklarını vurgulayan Yan Chen, Türkiye’de temiz enerji santral gücünün giderek arttığına dikkat çekiyor.

Yan Chen, yeşil enerjide değer oluşturmayı kurumsal misyon olarak benimsediklerinin altını çizen SPIC yöneticisi Yan Chen, “Bu yüzden entegre edilmiş akıllı sıfır karbonlu enerji santrallerinin inşasına hız verdik ve yeşil kalkınma projelerinde olumlu sonuçlar aldık. Şirket olarak 2022 Ekim sonu itibariyle temiz enerji santrali gücümüzü 127 milyon KW’yi aşarak yüzde 62,5’un üzerine çıkardık. Söz konusu potansiyelimizle fotovoltaik santral, yenilenebilir enerji santrali ve temiz enerji santrali alanlarında gücümüzü dünyada birinciliğe taşıdık. Türkiye’nin yeşil enerjide attığı adımları önemsiyor ve güveniyoruz” diyor.

Elinde bulundurduğu geniş enerji kaynaklarına rağmen “yeşil enerji”yi de öncelleyen Türk enerji politikalarımızın yolu açık olsun, diyoruz.

bursatv.com.tr/yazının devamı..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.