Sedat Yılmaz

Sedat Yılmaz

Zincir marketlerde devlet malı satılsın!

Zincir marketlerde devlet malı satılsın!

Türkiye’de enflasyon mes’elesi grip hastalığına benziyor. Bazen tamamen kayboluyor, ama kronik olduğundan hemen nüksedebiliyor. Kardeşleri bronşit ve zatürree ise sürekli kapıda bekliyor! Hastalığı kökten kurutacak mutlaka bir tedavi yolu vardır, bulunmalı da…

Çarşı – pazardaki ve sokaktaki vatandaş, fiyat artışlarında zincir marketleri suçlarken devletin hayat pahalılığını ne yapıp edip mutlaka halletmesi gerektiğini söylüyor.

Bu vesileyle; arkadaşlar - dostlar arasında bir enflasyon anketi yaptım… “Enflasyondan tamamen kurtulabilir miyiz?” diye. Yüzde 90 “hayır” cevabını verdi ve “Böyle gelmiş, böyle gider” diyenlerin sayısı yüzde 90’ı geçti. Yüzde 10’luk kesim ise, “Türkiye enflasyon olayını çok kısa zamanda halledebilir, çünkü gücü ve potansiyeli var” dedi.

Ankete katılanlardan bir arkadaşımız, “Enflasyonu 50 yıldır yaşıyorum. Dalgalı denizde kürek sallamak kolay iş değil. Geminin yüzüyor olması bile büyük başarı” derken diğeri, “Enflasyon sorununu çözmek bilimsellikten çok sanki idari bir şey. Sorunu iyice anlayıp yön vermekle çözülür diye düşünüyorum” deyiverdi.

Başka bir arkadaşımız, “Enflasyon makro bir durum, halkın gücü yetmez. Devasa risklerle vatandaş nasıl başa çıkar… Ben ise enflasyona fazla bulaşmadan hayatımı sürdürüyorum. Kazancım neyse o kadar harcıyorum, borçlanmıyorum. Derler ya, her zaman 50 liralık benzin alıyorum, ama nereye kadar?” diye sordu.

Diğeri de, “Geçimime, kazancıma, ne yiyorum, ne içiyorum, ne giyiyorum ona bakarım. Gerisi beni alâkadar etmez” derken farklı bir arkadaş, “Toplumda çekişmeler sürdükçe enflasyon düşmez. Bu da sermayedarların işine yarıyor. Bugün paradan para kazanmak revaçta. Ver spekülasyonu fiyatlar artıversin. Günün kazanç yolu gerçek dışı spekülasyonlar. Aslını sorarsan yüksek faizi ve enflasyonu sermaye sahipleri istiyor. Vatandaş ise ikisini de istemiyor. Bunun için hayatımızda Anya’yı – Konya’yı görmeden acilen konsensüse varmalıyız. Bunu yapacak da devlet… Pazar alanı boş bırakılmamalı” önerisini getirdi.

Bir dostumuz ise, “Aman zincir marketlere dikkat! Piyasanın fiyat göstergesi marketler olmuş. Devlet denetim ve ceza ile değil, söz konusu marketlere kendi ürünlerini koyarak fiyatları baskılayabilir. Zincir marketlerde satılan malların yarısı Tarım Kredi Kooperatifi malı olsun, bak o zaman fiyat artıyor mu? Devlet kontrolü böyle olur, ceza kesmekle değil” diye yol gösterdi.

Yine bir arkadaşımız, “Ulaşım, lojistik ve tedarik pahalıysa enflasyonu önleyemezsiniz. Lojistikte yollar kısaltılmalı, hızlı taşımacılık öncelik olmalı, mallar fire vermemesi için tedbirler alınmalı. Karayolu taşımacılığı azaltılmalı, acil durumlarda yapılmalı. Lojistik genellikle demiryolu, denizyolu ve havayolu ile icra edilmeli” dedi.

Bir dostumuz da, tarladan tezgâha ve tezgâhtan son tüketiciye varıncaya kadar malların yarısına yakınının zayi olduğunu ve fire verdiğini söylerken şu cümleleri sarfetti: “Diğer taraftan birçok hânenin ev ekonomisinden, fiyat karşılaştırmasından haberi yok. Daha aldığı ekmeğini koruyamayan, çöplere dolduran vatandaş enflasyonla nasıl baş edecek?”

Tabii anket uzayıp gidiyor…

Yaptığım çarşı-pazar, dost- arkadaş anketinden edindiğim mesajları sıralayayım:

Bir; halkta fiyatların sürekli artacağına dair beklenti var. Atalet yükseldikçe, enflasyon da yükseliyor.

İki; enflasyon mikrobu tüm bedeni sarmış, diğer ekonomik hastalıklara davetiye çıkarıyor.

Üç; enflasyon fırtınalı bir deniz. Açılmamak en doğrusu.

Dört; deniz azgınsa, yol almak için tahkimatlı muhkem gemi şart.

Beş; enflasyona karşı ‘ayağa göre yorgan’ en iyi formül.

Altı; Talep düşerse, fiyatlar düşer. Talep baskılanmalı. Para arzına dikkat!

Yedi; fiyatları tüketimin artması değil, üretimin artması kontrol eder. Üretim ucuz hâle getirilerek talebin üzerine çıkarılmalı.

Sekiz; enflasyonun kaynağında sosyal ve psikolojik etkenler var. Kanaatsizlik, aç gözlülük, kısa zamanda çok para kazanma hırsı, gibi.

Dokuz; halkın piyasa bilgisi, fiyatlama kabiliyeti ve alışveriş kültürü zayıf. Pazarlık müessesesi kalktı, çarşı-pazar bozuldu.

On; Halk piyasayı değil, piyasa halkı yönetiyor. Pazar mantığında normal olan, fiyatı satıcı belirlemez alıcı belirler. Bu sistem mutlaka ekonominin merkezine oturtulmalı. Tek fiyat modeli vatandaşın değil sermayenin işini kolaylaştırıyor.

On bir; ithalat ihracattan fazlaysa enflasyon konusunda sorun ekonomide.

On iki; üretim – tüketim arasındaki tedarik zinciri ucuzlatılmalı. Lojistik ve ulaştırmada karayolu dışında demir, deniz ve havayolu alternatifleri geliştirilmeli.

On üç; hallerin işlevi ve sayıları üretimin artırılması ile uygun fiyatı destekleyecek şekilde yeniden düzenlenmeli.

On dört; üretici mutlaka kooperatifleşmeli. Kooperatifsiz çiftçi ve üretici kalmamalı.

On beş; plânlı üretim, kalite, uygun fiyat, şartlara göre hızlı tedarik yaygınlaşırsa enflasyon düşer.

On altı; tarla – tezgâh arasındaki fiyat farklı 4-5 kat. Marketlerde hesaplanamıyor bile. Aradaki parayı kim götürüyor belli değil.

On yedi; fiyatlama işi serbest pazar diyerek iş yapan marketlerin, kalpazanların ve vicdansızların insafına bırakılmamalı.

On sekiz; Tarım Kredi Kooperatifi ürünlerinin tüm marketlerde satılması sağlanmalı. O zaman halk fiyat farkını, kim haklı, kim haksız daha iyi görür. Böylece halkın marketler üzerinde denetimi artar.

On dokuz; kamu ürünlerinin miktarı zincir marketlerde satılan toplam ürünlerin yarısından aşağı olmamalı.

Yirmi; ambalajlama maliyetleri sebebiyle ürünler tedarikte büyük zarar görüyor. Tarladan çıkan 100 kiloluk malın ancak 70 kilosu kullanılabilir şekilde tezgâha ulaşıyor. Ulaşım ve lojistik modernleştirilmeli, soğuk hava depoları yaygınlaştırılmalı.

Yirmi bir; mevcut hal yasası ile perakende yasasının üretici – tüketici haklarını koruyacak kapasite ve seviyede olmadığı gözleniyor. Yasayla üreticinin kooperatifleşmesi zorunlu hâle getirilmeli, tüketici derneklerinin yaptırım gücü arttırılmalı.

Yirmi iki; paradan para kazanma tercihinin yaygınlaşması fiyatları artırıyor. Medya da kullanılarak gerçek dışı spekülasyonlarla mevcut üretimi geçecek tüketim körükleniyor. Günün en büyük kazanç sistemi spekülasyon. Planlı spekülasyonlarla fiyatlar zirveye çıkarılıyor. Fırtına, soğuk, kar-kış, sıcak fiyat artışlarının bahanesi olmamalı. Tedbirler alınmalı.

İşte, kısacak anketten çıkan özet… Genellikle vatandaşın fiyatların sürekli artması konusundaki düşüncesi, yüksek spekülasyon olduğu yolunda. Yani fiyatlar reel değil, şişirme! Yüksek spekülasyonun karşılığı da yüksek enflasyon… Diğer bir ifadeyle; maalesef fazla kazanç için her şey mubah anlayışı toplumda giderek yayılıyor.

Mesajlar oldukça etkili ve çözüm üretici öneriler değil mi?

Vatandaş içinden geleni söylüyor… Hem de gerçeği söylüyor… Masa başında oturarak yasa yapılmaz, çarşıya, pazara, sokağa inmek gerekiyor, diyor.

Yani yeni “hal yasası”, “perakende yasası” ve belki “ticaret yasası” derde derman olacak şekilde yeniden düzenlenmeli, demek istiyor.

Enflasyonla mücadelede; üreticiden son tüketiciye kadar uzanan zincirin sağlıklı işlemesi mutlaka gerekli. Hatta nihai ürün fiyatlarına getirilen vergi indirimlerinden ziyâde üretim ve tedarik zincirinin ıslahı enflasyonun düşürülmesinde ciddi rol oynayacak.

Hasan Öztürk Üstadımızın 4 Şubat 2022 tarihinde Yenişafak gazetesinde kaleme aldığı yazısında konuyla ilgili ifadelerini fevkalade önemsiyorum… Üstad şöyle diyor:

“…Önerim şudur: Üreticinin malını değerinde satabildiği, aracının (hal esnafı) hak ettiğini kazandığı, ama biz tüketicinin de korunduğu bir Hal Yasası’na acilen ihtiyacımız var. Bu yasanın çıkması Meclis’te ne kadar engelleniyor bilmiyoruz? Bu yasadan rahatsız olanlar bir takım ‘tekeller’ midir bilmiyoruz? Bildiğimiz, dört başı mamur bir Hal Yasamızın olmadığı gerçeğidir. Fahiş fiyatın nedenleri arasında enflasyon, zincir marketler, iç piyasaya arz azlığı kadar ‘aracıların’ tamahkârlığı da vardır diye düşünüyoruz…”

bursatv.com.tr/yazının devamı..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sedat Yılmaz Arşivi