Asla başaramayacaksınız!

Yabancının olmadığı yerde piyasalarda estirilen bu fırtına da neyin nesi!

Dakika geçmeden dolar/TL, euro/TL ve diğer döviz pariteleri bir aşağı bir yukarı zıplatılıyor! Vakıa; at izinin it izine karıştığı “faiz” uğruna verilen “döviz meydan savaşı”!

İnsan ister istemez soruyor…

Küresel ekonomi patinaj çekerken Türkiye’deki sanayi üretimi artışlarından mı rahatsızlar?

Âlem rızık endişesi yaşarken her ürünü bol bol sağlayan, ihracatını kat kat artıran Türkiye’yi mi çekemiyorlar?

Yoksa cari fazlayı sürdürülebilir hale doğru götüren büyük Türkiye ekonomisini mi kıskanıyorlar?

Yüksek büyümeler kursaklarına mı takıldı, nedir?

Belki de “Allah Allah bu kadar para nereden geliyor?” deyip bütçeye mi şaşıyorlar…

Hayır! Bu olsa olsa tanrı haline getirilmiş “menfaatler” savaşı!

***

Kim bunlar?

İçimizdeki para kalpazanları; altını, gümüşü, metaı putlaştıranlar, onun bunun köleleri… Vatan – millet sevgisinden nasibini almamış, mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü Al Bayrağın ne mânâya geldiğini fehmedemeyecek kadar “çukurlaşanlar” mı bunlar, yoksa?

Hayır, hayır! Bu fırtınayı estirenler…

Bunlar… Sırtında urbası, azığında bir dilim ekmeği, tüfeğinde bir mermisi olmadığı halde kalbinde Allah ve vatan aşkıyla Kurtuluş Savaşı’nı zaferle yazanların çocukları olamaz!

Bunlar; “Bağımsızlık benim karakterimdir” diyen Ata’nın çocukları ise, asla ve asla değil!

***

Ey Ay Yıldızlı Bayrağım!

Herhalde bu gürûh Senin destanını okumamış, okusalar da sindirememişler, anlaşılan…

Hele hele Ahmet Nihat Asya’nın “BAYRAK” şiirini hiç duymamışlar!

“…Sana benim gözümle bakmayanın…” mısralarından haberleri bile yok!

Biliyorum ve bütün hislerimle inanıyorum ki:

“…Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder…” var.

“…Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar… Yurda ay yıldızının ışığı yeter…” diyen bir avuç insan da kalsak bütün badireleri atlatırız, Sana kastedenleri muma çeviririz…

Ve bütün âleme Senin destanını okuturuz…

İstedikleri kadar “Ulusunlar!” Korkmayız, yılmayız, baş eğmeyiz!

***

Tarih dahi yazmakta kifayetsiz kalırken, bunlar “Bu Necip Millet”in, ezelden beridir hür yaşadığını ve kıyamete kadar da hür yaşayacağından ne kadar da gâfiller.

Kendini bilmez, hadlerini aşmış, Allah’tan korkmaz, kuldan utanmaz “çılgın” diyebileceğimiz bazı şâki kılıklı eşhas, millete parasıyla “zincir, pranga, bukağı” vurmaya kalkışıyor… Şaşıyorum!

Yine bunlar, “Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen Al Sancak…” inancının yüreklerde bütünleştiği Türkiye Cumhuriyeti’ni var eden İstiklâl Marşı’na da bigâneler herhalde!

Heyhat ki heyhat!

Milletin hassas noktalarıyla oynamayın! Göreve çağırmadığınız ne ovada, ne dağda ne denizde bilmem ne belâ kaldı.

Unutmayın ve titreyin!

Kükrer, sel olur… Bendini çiğner aşar… Dağları yırtar, enginlere sığmaz, taşarız… Boğulur gidersiniz!

***

Akılınıza şunu iyi sokun ki:

Tek dişi kalmış canavarı da yardıma çağırsanız asla başaramayacaksınız!

Çünkü bizi ve cümle varlığı Yaratan’ın vaadini hak biliyor, emrini baş tacı ediyoruz. Ona sığınıyoruz, yardımı, gücü, zaferi O’ndan bekliyoruz.

Sizin korumaya çalıştığınız sistemler “örümcek ağı” kadar güçsüz ve dayanıksız, bunu da adımız gibi biliyoruz.

Cenâb-ı Hak Kur’an-ı Kerim’inde şöyle buyuruyor:

“Ey iman edenler! Zorluklara sabırla katlanın ve birbirinizle sabırda yarışın, (doğru olanı yapmaya) her zaman hazır olun ve Allah’a karşı sorumluluk bilinci duyun ki kurtuluşa erebilesiniz.” (Âli İmran Suresi 200). Ve yine Tevbe Suresi 40’ıncı ayetin bir bölümünde “Üzülme, çünkü Allah bizimle beraber” inancından güç olarak yolumuza devam ediyoruz.

***

Bizler öyle devirler gördük ama hep Al Bayrağımızla ayakta kaldık… “Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün kızıllığında ısındık… Dağlardan çöllere düştüğümüz gün gölgene sığındık…”

“Ey şimdi süzgün, rüzgârlarda dalgalı… Barışın güvercini, savaşın kartalı… Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim…”

İşte Senin gölgen altındayız…

Türlü oyunlarla bu topraklarda at oynatmaya, fırıldak çevirmeye cür’et edenlere, Seni selâmlamadan uçan kuşa dahi hesap sormaya âmâdeyiz.

Zirâ bizler Senin altında doğduk ve Senin dibinde ölmeye hazırız…

“El mi yaman, bey mi yaman” yakında hep birlikte göreceğiz!

analizgazetesi.com.tr/yazının devamı..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.