Sedat Yılmaz

Sedat Yılmaz

Büyüme 27 aydır pozitif seyirde!

Büyüme 27 aydır pozitif seyirde!

Dokuz çeyrektir yıllık fasılasız pozitif büyüyen Türkiye ekonomisi, 2022 yılının üçüncü diliminde yine gücünü gösterdi ve yıllık yüzde 3,9 büyüdü. Kovid-19 salgınının olumsuz etkisi sebebiyle 2020 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 9,9 daralan ekonomi, o günden bugüne tam 27 aydır pozitif seyrini sürdürüyor. Ancak son büyüme, 2020 ikinci çeyrekten bu yana dış talep azalması ve içerideki kısıtların etkisiyle en düşük oranı gördü.

Dünya resesyona koşarken Türkiye’nin etkilenmemesi elbette mümkün değil. Zirâ, küresel ekonomi bu yılın ne birinci ne de ikinci çeyreğindeki dönemi yaşamıyor, giderek daralıyor.

Biz de böylece yüzde 7,6 büyüdüğümüz geçen 2022 Nisan – Mayıs – Haziran’ı ihtiva eden üç aylık dönemi atlattıktan sonra Temmuz – Ağustos – Eylül aylarının oluşturduğu 3’üncü çeyreği yüzde 3,9 büyüyerek tamamladık.

Altını çizmek isterim ki, geriye doğru son dört çeyreklik dilime baktığımızda ortalama yüzde 7,1 büyüyen bir Türkiye ekonomisi var. Yani Türk Lirası karşılığı 12,5 trilyon liralık gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYH), döviz karşılığı 845,1 milyar dolarlık GSYH ve 9 bin 913 dolarlık kişi başı GSYH, ekonomideki pozitif fotoğrafın son göstergesi.

Bir de geçen yılı hatırlayalım… 2021 yılın tamamında büyüme yüzde 11,4 olmuş, Türk Lirası bazında 7,2 trilyon lira GSYH, döviz bazında 807,1 milyar dolar GSYH ve 9 bin 592 dolar kişi başı GSYH gerçekleşmişti.

Büyüme denince “kalite” akla geliyor elbette. Meselâ ihracat ve yatırım yaparak GSYH’inizi kaliteli artırıyorsanız, bunun adı reel büyüme oluyor.

Yüzde 3,9’luk GSYH büyümesinin muhtevasına göz attığımızda; en yüksek katkı 13,9 puan ile iç tüketimden… Harcamaların alt kalemlerinde hâne halkı tüketimi bir önceki yıla göre yüzde 19,9 artmış. Bu yılın ikinci çeyreğinde de aynı kalem yüzde 22,5 büyümüştü.

Yüksek enflasyon hâne halkı tüketimini ve beraberinde büyümeyi tabii ki frenliyor. Bu frenleme önümüzdeki aylarda daha belirgin hâle gelecek. Çünkü bu kesim alım gücü düştükçe önden yüklemeli tüketim direncini ve isteğe bağlı eğilimini azaltmak zorunda kalacak. Hatta yapmak zorunda olduğu tüketimde dahi tenkisatlarını fazlalaştıracak.

Kamu harcamalarına gelince; devlet büyümeye 1,1 puan pozitif katkı vermiş. İhracatın GSYH’ye katkısı 0,7 puan. Bu arada ihracatın 7 çeyrektir büyümeye pozitif katkı verdiğini bir kenara yazalım.

Yatırımlar cephesi negatif etkiyle büyümeyi 0,3 puan düşürmüş ama sektörel bazda makine – teçhizat yatırımları 1,5 puan pozitif katkı ile GSYH’nin daha aşağı düşmesini engellemiş. İktisadi aktivitelerin zayıflığı sebebiyle inşaat sektörü son iki yılın 5 çeyreğinde daralmış ve bu yılın üçüncü çeyreğinde de GSYH’ye 2 puan kaybettirmiş.

GSYH’ye pozitif katkı veren sektörlerden 4,9 puan hizmetler, 0,1’er puan sanayi ve tarımdan gelmiş. Ancak büyüme oranını negatif etkiyle aşağı çeken en büyük unsurun 9 çeyrektir yıllık bazda 11,5 puan düşen stok değişimi olduğunu kayıtlara almak lâzım.

GSYH’yi başka cepheden inceleyelim…

Daralmayı öncü göstergeler ve iktisadi faaliyetlerdeki yavaşlamalardan anlıyoruz. Çünkü hâlen içinde bulunduğumuz dördüncü çeyrekte yavaşlama devam ediyor ama dokuz aylık döneme baktığımızda yüzde 6,2’lik büyümeyi göz ardı edemiyoruz.

Alım gücü büyümeyi desteklese de yüksek enflasyon sebebiyle direncini giderek kaybediyor. İhracattaki zayıflama da küresel ekonomideki sıkılaşmanın etkilerinden başkası değil. Çünkü majör merkez bankaları faiz artırmayı sürdürüyor. Bu yılın dördüncü çeyreğinde de iç ve dış söz konusu etkenlerle daralma hız kesmeyecek, demek istiyorum.

Merkez Bankası (TCMB) faizleri düşürdü, belki de ileriki aylarda düşürmeyi sürdürecek ama özellikle yüksek enflasyon sebebiyle uygulanan finansal alandaki makro ihtiyati tedbirlerin iktisadi faaliyetleri zayıflattığı gözleniyor. Yurtdışı da enflasyon korkusuyla zâten tüm finansal alanlarda sıkı para politikası uyguluyor.

Ancak böyle riskli ortamda büyümede, tüketim destekli de olsa Türkiye’nin “yılbaşı” gibi bir şansı veya avantajı var... Ocak ayı itibariyle artacak asgari ücret, EYT’lilerin emeklilik sistemine girmesi, memur, işçi ve emekli maaş zamları, GSYH büyümesinde 2023 yılı ilk çeyreğini, 2022 son çeyreğinden daha yukarıda kalma imkânı veriyor. Burada yine temkinli olmak lâzım. Zirâ, hâne halkı enflasyona karşı çeşitli yollardan takviye edilse bile enflasyonun alıp götürdükleri, alım gücüne ciddi zarar veriyor.

Devam edelim… 2023 Haziran seçimlerine yönelik kamu harcamaları büyümeye katkı verecek gibi görüntü çiziyor. Yani yeni yılın ilk yarısının GSYH büyümesi açısından olumlu geçmesi muhtemel. Ayrıca büyümeyi pozitif etkileyen tüketim, enflasyonun etkisiyle daha hareketli bir sezon geçirecek, bunun da altını çizelim.

“Enflasyon ve büyüme ile ilgili döviz kurunu unuttunuz” söylemlerini duyar gibiyim. Haklısınız, Türkiye’de enflasyonun lokomotifi kur, bu zamana kadar uygulanmamış yöntemlerle yatay seviyede tutuluyor. Kur, söz konusu stabilizesini koruyabildiği ve son dönemde gaza basan ithalat agresif şekilde artmadığı sürece fiyat istikrarında büyük ölçüde bozulmalar görülmez. Enflasyonun aşağı yönlü baskılanması ise büyüme kalitesini daha fazla artırır. Yani düşen enflasyon ortamında büyümek kaliteyi daha fazla yükseltir, bundan vatandaş istifade eder.

Olayı rakamlarsak; büyümede kovid sonrası OECD ve G20’ler dahil diğer ülke ekonomilerine göre önemli bir sıçrama yapan Türkiye, 2022 yılını yüzde 5,5-6 seviyelerinde pozitif kapatacak, büyük ihtimalle 2023 yılını da yüzde 4,5-5 civarında bir oranla tamamlayacak.

Tabii ki, büyüme, istihdam için olmazsa olmaz ancak, geçinmeyi de zikretmeden geçemeyiz. Büyüme aynı zamanda “devletin kalkınması ve halkın refahı”, demek.

Türk-İş’in “Açlık ve Yoksulluk Sınırı Kasım 2022” araştırmasına göre, dört kişilik bir ailenin “açlık sınırı 7 bin 785 lira”, gıda harcaması ile giyim, kira, elektrik, su, yakıt, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarını ihtiva eden “yoksulluk sınırı 25 bin 365 lira”.

Buraya dikkat buyurun!.. Dört kişilik bir ailenin zorunlu mutfak harcaması her ay ortalama 200 lira artıyor... Asgari ücretin de net 5 bin 500 lira olduğunu hatırlatalım.

Buna göre, rakamların bize verdiği mesaj şu:

Geçen yılın Kasım ayına göre açlık ve yoksulluk sınırındaki artış yüzde 137,38’e ulaşmış. Sâdece yılbaşından bu yana değişimdeki 11 aylık yükseliş yüzde 90,02.

Türkiye ekonomisinin üçüncü çeyrek Temmuz-Eylül 2022 döneminde yüzde 3,9 büyümesi tabii ki önemli bir gelişme. Küresel ekonomide büyümelerin yavaşladığı, resesyon tehlikesinin sürdüğü bu dönemde ekonominin pozitif büyüme alışkanlığını koruması ve 27 aydır, daha doğrusu 9 çeyrektir büyüme adına pozitif seyretmesi fevkalâde. Fakat vatandaşın alım gücü daralırken ekonominin büyümesi ne ifade ediyor, bu giriftliği çözmek o kadar kolay olmasa gerek!

bursatv.com.tr/yazının devamı..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sedat Yılmaz Arşivi