Mustafa Yürekli
Tabut taşırken geyik yapmak..
Meclis, cenazeyi tabuta koydu. Şimdi 12 Anayasası tabutunu taşıyanlara dikkat edin: Bir kısım milletvekilleri, milletin acısına saygı duyuyor, edeplice anayasa değişikliğine omuz veriyor.. Bir kısım milletvekilleri de tabutu taşırken gevezelik ediyor, görevleri olan yasama işinden kaçıyor, sadece maaşını almaya bakıyor..
Bir gün, mezarlık kapısında bir cenazeyle karşılaştım. Tabutu dört kişi taşıyordu. İki bastonla yürüyen yaşlı erkek, birkaç yaşlı bayan vardı. Bir elin parmakları kadar bile olmayan, doğal olarak kederli bir cemaatti. Tabutu taşıyanlar, gevezelik yapıyordu, belli ki ücretle taşıyorlardı.. Tabut taşırken gevezelik yapan amele görünümle bu dört kişinin ne cenazeye merhametleri vardı, ne de arkalarında yürüyen insanların yaslarına ve acılarına saygıları.. Herhangi bir şey, bir eşya, bir mal taşır gibiydiler. Durumu umursamıyorlardı ve ölümden etkilenmemişlerdi, taşıma bitince paralarına alacaklardı, gerisi önemli değildi.
Bir imam arkadaş, ?İnsanlar ağlamazsa hocalar gülemez!? demişti. Öyle ya, kaybettiğimiz yakınımıza son görevimizi yaparken gasilhanede yıkayıcıya, kabristanda mezar kazıcıya ve defin işlemini yöneten hocaya zarf içinde hediyemizi sunarız, hakkı kalmasın diye. Doktorlar, sağlık sorunu olan insanlarla uğraşır.. Avukatlar, hukuksal sorunları olanlarla. Polisler, asayiş sorunlarıyla, cinayetlerle, hırsızlıklarla boğuşur, acılı insanlarla çalışır. Aslında her iş, her hizmet, bir ihtiyacı karşılar, bir sorunu çözer. Meslekler, insanların sorunlarından beslenir. Dişimiz çürümezse ve ağrımazsa, acı çekmezsek, yemek yiyemez hale gelmezsek dişçi aç kalır. Bazı insanlar ağlamazsa ya da gelecekte ağlayacak olmasa, bazı insanlar da gülemez.
Siyaset de bazı insanlar ağladığı için bazı insanların güldüğü bir meslektir, daha doğrusu halk ağladığı için yüksek maaşla, başbakanlık, bakanlık, ana muhalefet liderliği ve milletvekilliği gibi üst düzey bir statüde, oldukça saygın bir şekilde, güle oynaya yapılan bir iş..
Milletvekillerini öncelikli görevi, yasama faaliyetlerine katılmak, anayasa yapmak, kanun çıkarmak.. Böylece ülkeye düzen gelsin, işler yola konulsun ve yürütmedekiler ne yapacağını, nasıl yapacağını bilsin..
Meclis, sorunların toplandığı, çözüme kavuşturulduğu ve milletin ızdırabına son veren bir merci; gülenlerin halkı da güldürmeleri gereken bir yer.
STATÜKOCULARIN ÖNERİSİ DE YOK
AK Parti, önce hazırladığı anayasa değişikliği taslağı ile ilgili olarak siyasi partilere, sivil toplum kuruluşlarına ve basına gitti. Ne yapmak istediğini anlattı. Basın, STK?lar ve bazı siyasi partiler hem eleştirilerini hem de önerilerini dile getirdiler.
Ancak CHP ve MHP daha önlerine anayasa değişikliği önerisi gelmeden, değişiklik paketinin kapağını bile açıp bakmadan, hangi maddelerin neyle değiştirilmek istendiğini görmeden karşı çıktılar. Karşı çıkmaları normal.. Ama toplumun karşısına bir öneri ile de çıkamadılar. ?Bu Anayasa antidemokratik. Değişmesi lazım! Ama sana Anayasa yaptırmam! AK Parti?nin Anayasa değiştirmesine izin vermem!? demekle muhalefet görevi yapılmış olur mu? Millet bu tutumu yadırgıyor. ?Beğenmiyorsan sen ne öneriyorsun? diye soruyor.
Mevcut Anayasanın mutlaka değişmesi gerektiği konusunda herkes hemfikir. Mevcut Anayasa artık Türkiye?nin ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Demokrasi talepleri yükseldi. Türkiye?nin ideallerine ulaşmasının önündeki en büyük engel bizatihi mevcut Anayasanın kendisidir. Türkiye?nin AB müzakere sürecini devam ettirmesinin önünde Anayasa engel durumda. Kendi yasalarımızı AB standartlarına uydurmak, temel hak ve özgürlükler ile demokrasi standardında AB?ye ulaşmamız için Anayasa değişiklikleri şart.
23 maddeden oluşan Anayasa değişikliği taslağını inceledim. Maddelerin birçoğu bireysel hak ve özgürlüklerle ilgili. Bir kısmı AB müzakere sürecinin gereği. Bazı maddeler de yargı reformu ile ilgili. Cesur öneriler var. Sistem içerisindeki ayrıcalıklı konumlarını ve güçlerini kaybetmek istemeyen çevrelerin dışında kimsenin itiraz edebileceği bir öneri yok. Öneriler hazırlanırken parti standartları değil AB standartları esas alınmış.
Bu nedenle Baykal?ın ?Anayasayı AKP?lileştirmek istiyorlar? iddiası mesnetsiz bir iddiadır. İktidar partisi Türkiye?nin aslında en büyük sorunu olan Anayasa değişikliği ile ilgili önerilerini her kesime iletiyor. ?Bu Meclis Anayasa değişikliğini yapamaz. Gelecek Meclis yapsın? veya ?AK Parti kendi Anayasasını yapmak istiyor? sözleri boş sözler. Muhalefet partileri ve STK?lar gelen öneriyi inceler, beğenmiyorsa neden beğenmediğini söyler ve kendi önerisini açıklar. Demokrasilerde muhalefet böyle yapılır. ?Olmaz, yapamazsınız önerim de yoktur? deyip uzlaşma ve diyalog kapılarını kapatırsanız, sorun millete götürülür, sizin yapamadığınızı millet yapar, sorunu çözer.
Özellikle ana muhalefet partisi CHP, öneri sunmadan anayasa değişikliği taslağına körü körüne karşı çıktığı için toplumda statükoya sahip çıkan, değişimin karşısında duran bir parti olarak algılanıyor. Oysa taslağa karşı çıkan bazı STK?lar kamuoyuna hem karşı çıkma gerekçelerini hem de önerilerini anlattılar. Onlar inandırıcı oldu. Ama CHP ve MHP inandırıcı olamadı.
DARBE ANAYASASINI TARİHE GÖMERKEN..
Önerileri değerlendiren iktidar partisi, kendi hazırladığı taslakta bazı ?rötuş?lar yaparak TBMM?ye sundu. Taslak önce Anayasa Komisyonu?nda tartışılıp belki yeni ?rötuş?lar yapıldıktan sonra Meclis Genel Kurulu?na gelecek. Genel Kurul safhasında da değişiklik-ilave imkânı var. Genel Kurul?da 367 bulunursa Cumhurbaşkanı?nın onayından sonra yasalaşacak. 367 bulunabilir mi? Zayıf da olsa hâlâ böyle bir ihtimal var. Sivil siyaset için, TBMM?nin saygınlığı ve siyasetçilerin itibarı açısından sorunun bu yolla çözümü hayırlı olur. 367 bulunmaz ise 330 ve üstü bir oyla geçerse konu referanduma gidecek. 330 sayısı bulunamaz ise girişim sonuçsuz kalacak.
Anayasa değişikliği ile ilgili ideolojik, sabit bakış açılarının dışına çıkabilen aklıselim sahibi insanların ortak kanaati şudur: Tüm eksikliklerine ve yetersizliklerine rağmen bu taslak demokrasi için kaçırılmaması gereken bir fırsattır. Darbeci siyasetin oluşturduğu tüm kurumlardan kurtulmalıyız. Anayasa yapmak, Anayasa değiştirmek milletvekillerinin ve onların oluşturduğu Meclis?in görevidir. Anayasayı mahkemeler, Yargıtay Başkanı, Danıştay Başkanı yapmaz. Herkes işini yapsın.
Bu fakir milletin verdiği vergilerden maaşlarını alan 550 milletvekilinin topu taca atma lüksleri yoktur. Vazifenizi yapın, parti liderlerinin koltuk kavgası, sorunlarımıza çözüm aramanızı engellememeli. İnsan hak ve özgürlüklerini sağlayan, daha fazla demokrasi talebimizi karşılayan ve AB müzakere sürecimizi hızlandıracak Anayasa değişikliklerini yapmak siz 550 milletvekilinin bize karşı ahlakî ve vicdani sorumluluğunuzdur. Hiç mazeret üretmeyin, iktidar partisinin hazırlığını beğenmiyorsanız siz daha iyisini hazırlayın, getirin hep birlikte size destek olalım. Kimse ipe un sermesin. Bu sorunun çözüm adresi Meclis?tir. Meclis görevini yapmalıdır.
Türkiye, 12 Eylül Anayasası?nı tarihin anayasa mezarlığına gömecek.
Meclis, cenazeyi tabuta koydu. Şimdi 12 Eylül Anayasası tabutunu taşıyanlara dikkat edin: Bir kısım milletvekilleri, milletin acısına saygı duyuyor, görev bilinciyle anayasa değişikliğine omuz veriyor.. Bir kısım milletvekilleri de tabutu taşırken gevezelik ediyor, görevleri olan yasama işinden kaçıyor, sadece maaşını almaya bakıyor.. Ülkenin menfaatlerine, parti menfaatini, kişisel menfaatlerini üstün tutuyor, milletvekilliği maaşını aldığı halde görevini yapmıyor. Tabut taşıma ücretini aldığı halde, kenara çekiliyor, cenazeyi sahipleri taşıyor, başkaları taşıyor..
Türkiye, CHP ve MHP milletvekillerine tabutu taşırken gevezelik yapmayın diyor. Milletimizin acısına saygınız varsa, gevezelik yapmayın, işinizi yapın, değiştirin şu 12 Eylül Anayasası?nı..
Mustafa Yürekli - Haber 7
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.