Sedat Yılmaz

Sedat Yılmaz

Koronanın insanlığa muhteşem hediyesi!

Koronanın insanlığa muhteşem hediyesi!

Küresel koronavirüs salgınında insanlık sona yaklaştı mı? Pandemi daha ne zamana kadar sürecek?.. Mutasyonların devamı gelecek mi? Mutasyonlara karşı yapılan aşılar ne kadar etkili? İlave aşılara gerek var mı?..

Buna benzer sorular herkesin dilinde, zihninde… Ancak net cevaplar bugün için henüz alınamadı.

Kolay değil! İnsanlık salgında 3 dalga yaşadı. Yaklaşık 2 yıldır devam eden pandemi; 4 milyondan fazla insanın hayatını kaybetmesine, milyonlarca insanın hastalığa tutulmasına sebep oldu. Milyonlarca kişi işinden oldu, ekonomiler ise milyarlarca dolar kayıp verdi.

Dünyada salgın Mayıs ayından bu yana azalan bir trend izliyor. Ekonomilerde açılmalar başladı. Herkes yavaş yavaş işinin başına dönüyor. Biz de Temmuz ayından itibaren pandemi kısıtlamalarını kaldırıp normal hayata dönmek için gün sayıyoruz.

***

Yalnız giderek yaygınlığını artıran Hindistan kaynaklı yeni bir mutasyon ister istemez insanlığı rahatsız ediyor. Adına delta varyantı denilen salgının öncekilerden yüzde 70 daha hızlı yayıldığından ve daha öldürücü olduğundan bahsediliyor. Bazı uzmanlara göre önümüzdeki kış dünya için biraz zor ve ağır geçecek.

İnşallah böyle bir şey olmaz! Ancak dördüncü dalga olarak anılan delta varyantı Hindistan’dan sonra dünyanın birçok ülkesinde görülmeye başlandı. Türkiye’de az da olsa vak’a tespiti yapıldı.

Şimdi soru şu: Delta varyantına karşı nasıl tedbir alınacak? İnsanlar bu dalgadan kendini nasıl koruyacak? Yeni bir aşılama takvimi mi başlayacak?

Aşı üretmek kolay değil, zaman istiyor. Suçiçeği aşısını geliştirmek 28 yıla maloldu. Çocuk felci aşısı için 6 yıl ve Ebola aşısına 5 yıl zaman harcandı. Kabakulak aşını üretebilmek bile insanlığın 4 yılını aldı.

***

Gerçi insanlık bugün aşı teknolojisinde oldukça mesafe katetti. Koronavirüs ve varyantlarına karşı hızlı aşı çalışmaları ve tedariki nispeten salgının yayılmasını önlemiş görünüyor. Çin Sinovac, Alman Pfizer Biontech, Rus Sputnik, ABD Moderna ve İngiliz AstraZeneca bir yıl gibi kısa süre içinde üretilen dünyada en çok uygulanan aşılar. Şu ana kadar 2,5 milyar insan aşılandı. Türkiye’de de aşılanların sayısı 47 milyonu geçti.

Geleneksel aşılarda enfeksiyona sebep olan virüsler zayıflatılarak ya da etkisizleştirilerek vücuda enjekte ediliyor. Buna inaktif aşı deniyor. Mesela Çin Sinovac aşısının temelini bu teknik oluşturuyor.

Diğer taraftan inaktif aşılamanın karşısında, virüsün tamamı yerine genetik bilgisini taşıyan mRNA zincirinden kritik bir kısmın vücuda enjekte edilmesi üzerine kurgulanan aşılar var… Biontech ve Moderna gibi. Bunlar RNA (ribonükleik asit)  tabanlı.  Sputnik V ve Oxford / Astrazeneca aşıları da viral vektör tabanlı aşılar.

***

Sözü getirmek istediğim yer şurası:

İnsanlık aşılamada koronavirüs sayesinde çağ atladı ve şu anda aşı teknolojisinde bir devrime imza atıyor. Devrimin adı “mRNA”… Gerçekten aşılamada heyecan verici bir gelişme.

Bu duruma “Her şerde bir hayır vardır” desek yanlış söylemiş olmayız.

Geleneksel aşıda vücudumuza zayıflamış veya etkisiz hale getirilmiş bir mikrop zerk edilirdi. Şimdi bunun yerine mRNA ile hücrelere, vücudun bağışıklık tepkisini tetikleyen ve protein yapmayı öğreten bir teknik uygulanıyor.

Olayı daha açarsak;  mRNA aşılarında geleneksel aşılardan farklı olarak zayıflatılmış patojen yerine vücuda virüsün bir proteininin mRNA’sı veriliyor. Böylece bağışıklık sisteminin virüs olmadan harekete geçmesi ve virüse karşı antikor üretmesi hedefleniyor.

***

Yazının başında sorduğum sorular sanki birer birer karşılık buluyor… Evet, kovid bir aşı devriminin başlatılmasının tetikleyicisi oldu… Pandemi sona erse de hakikaten bıraktığı miras son derece uzun ömürlü ve muhteşem.

Pandemi sayesinde kazanılan muazzam aşı teknolojisinin, hem mutasyana uğrayan virüslere ve daha farklı hastalıklara kadar uzanan bir yelpazede genişleyeceği görülüyor. Aşı üretimi artık yıllar almayacak, aylar içinde kolayca geliştirilip seri üretimler gerçekleştirilecek.

Uzmanların diliyle ifade etmem gerekirse, ön araştırmalar, gelecekteki yeni virüs salgınlarının, aynı aşı tasarımına farklı virüslerden gelen genetik materyali basitçe değiştirerek üstesinden gelinebileceğine işaret ediyor. Aslında, mRNA teknolojisinin tıpta ve halk sağlığında mevcut pandeminin çok ötesine geçen bir köşe taşı olması muhtemel.

mRNA teknolojisi yalnızca bulaşıcı hastalıklara cevap vermek için kullanılmayacak, aynı zamanda kalp hastalığı, kanser belki HIV ve daha önce yatırım yapmak için çok maliyetli olan birçok hastalığın tedavisinde uygulama alanı bulacak.

Gelecek nesillerin gözü aydın!

analizgazetesi.com.tr / yazının devamı..

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sedat Yılmaz Arşivi