Taçlı Virüs
Taçlı Virüs
Ne hayallerimiz vardı 2020’ye girerken.
Mutlu yıllar dilemiştik birbirimize.
Gelen gideni aratmasın, 2020 yılı 2019 gibi olmasın istemiştik.
Zira ekonomik kriz, terör saldırıları ve doğal afetlerle bunalmıştık.
O kadar laf ettik ki giden yıla, 2019 bu laflara gücenip babası yarasa, anası pangolin (karıncayiyen) olan “yeni korona virüs”ü(covıd-19) bırakıp gitti dünyanın kucağına, Dede Korkut’un Tepegöz’ü misali. Hâlbuki “beterin beteri vardır” diye boşuna dememişti atalarımız, beteri geldi.
2020 virüslü doğdu. Virüsün adına korona dediler yani taçlı virüs.
Tacıyla doğar doğmaz çekik gözlüleri yemeye başladı virüs ve ağzına layık başka lokmalar bulmak için ülkeler gezmeye başladı.
Korona, sanki bin bir başlı ejderha… Saraylara, şatolara girdi; başkanların, prenslerin tadına baktı, doymadı.
Adını koyanlar ne kadar doğru bir isim seçmişler. Tacıyla dünyanın tahtına kuruldu resmen. Başka şey konuşulmaz oldu.
Kimlerin tahtına mı oturdu?
Haritanın başına geçip kana bulayacağı yerleri seçen, insanlığı umutsuzluğa, mutsuzluğa, yoksulluğa, kana, gözyaşına boğan, mazlumların kanına, canına, gözyaşına doymayanların tahtına…
Sömürdükçe sömüren, dünyaya yayıldıkça yayılan, dünyayı yönetme iddiasında olan, ağzında “sözde barış ve demokrasi” sakızı çiğneyen kan dökücülerin tahtına...
Ülkeleri, vatanları, milletleri yiyerek her geçen gün büyümekte olan, artık maske takmaya da gerek görmeyen zalimlerin tahtına…
Hepsine maske taktırdı taçlı virüs, evlerinden çıkamaz etti.
Haydi taçlı virüs! Tüm kötülerin tadına bak da iyileri, mazlumları bırak desem de böyle olmayacak. Kurunun yanında yaş da yanacak, maalesef virüs hepimizin karşısına çıkacak.
İnsanlığa karşı işlenen suçlar, çiğnenen kutsallar, ihlâl edilen ahlâk kuralları, işlenen günahlar ve ah eden mazlumlar!
Ne bekliyorduk ki?
Gökten başımıza yağacak taş bekliyorduk, korona virüs geldi.
Biz korona virüse karşı tedbir almayı ihmal etmeyelim. Akıldan ve bilimden uzak kalmayalım. Suya sabuna dokunalım, birbirimize dokunmayalım. Sevdiklerimize ölüm bizden geçmesin!
Ve artık çok kullanmadığımız “sağlıcakla kal” deyimi tekrar dilimizde can bulsun!
Sağlıcakla kalın sevgili okurlar!
Not: Okumadıysanız Dede Korkut’un hikâyelerini özellikle de Tepegöz hikâyesini okumanızı öneririm.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.