Hibritleşme iş barışını sağlayabilecek mi?
İki yıla yaklaşan pandemi süreci, trilyon dolarlık destek ve teşviklere rağmen devlet ve hanehalkı bütçelerini oldukça sarstı. Firmalarını kaybeden insanların sayısı belli değil. İşsizlik giderek artıyor. Ticaret aktiviteleri eski trendleri aratırken üretme noktasında hâlâ büyük zorluklar yaşanıyor.
İnsanlık artık virüslerle yaşamaya ve hayatını her türlü risklere karşı yeniden dizayn etmesi gerektiğine inanıyor, temkini elden bırakmıyor.
Sosyal ve iş hayatlarında olumsuz ortamları yaşanabilir veya ayakta kalabilir hale getirmek için “uyum” denemeleri, projeleri ve planları gözden kaçmıyor. Onlardan biri, hatta ilki “hibrit çalışma modelleri…”
Birkaç gündür ele aldığımız iş dünyasındaki hibrit çalışma dönüşümü, delta varyantıyla birlikte yurtiçi ve yurtdışında belirgin bir şekilde yaygınlaşıyor.
***
Hibrit çalışmanın daha çok masa başı işlerde olacağını zannediyordum fakat yanılmışım. Meselâ tarım giderek akıllanıyor. Yenilenebilir enerji destekli tarım alet ve cihazları bir merkezden idare edilebiliyor. Tarlalar sulanabiliyor, ilaçlanabiliyor, hasatlar çok basit yöntemlerle halledilebiliyor.
Yurtiçinde salgın döneminde uygulamalarla ilgili çalışmaları biliyoruz. Borusan Holding, PepsiCo Türkiye, LC Waikiki, Anadolu Sigorta ve Yıldız Holding’in hibrit çalışma modellerini önüme koyarak İtalyan banka Unicredit, Fransız BNP Paribas, Alman Deutsche Bank, İsviçreli UBS Group, ABD’li Citigroup’un ve Goldman Sachs pandemideki iş yapış şekillerine bir göz attım.
Bizdekilerden pek farkı yok. Tek ayrıntı; salgına karşı daha temkinli yaklaşarak operasyonlarını sağlam zemin üzerine oturtma noktasında yoğurdu üfleyerek yiyorlar.
İtalyan Unicredit Eylül ayından itibaren kademeli ofislere dönmeyi planlıyor ama diğer taraftan ofislerle saha çalışanlarını birbirine entegre eden sistemlerin adeta yazılımını yapıyor.
***
Unicredit’in hibrit dediği yeni çalışma modeli, yılın son çeyreğinde pilot olarak uygulamaya geçecek ve ardından sürdürülebilir hibrit çalışması haline dönüştürülüp bankanın tüm iş alanlarında işletilecek.
İş modelinde en göze çarpan husus, çalışanların yüzde 40 mesailerini homeofis şeklinde konumlandırmak ve risk durumlarına göre evden çalışmayı artırmak veya eksiltmek. Yani sistemi modüler çalıştırmak istiyorlar.
Fransız BNP Paribas ise çalışanlarına yönelik daha esnek bir çalışma programı üzerinde çalışıyor. BNP’de iş modeli “haftanın yarısı evden” şeklinde kurgulanıyor. Sistem gönüllülük esasına bağlı ama çalışan pozisyonları da gözden kaçırılmıyor.
BNP’de asıl hedef uzaktan çalışma sistemini yaygınlaştırmak. Diğer taraftan banka farklı birimlerde çalışanlar için en uygun koşulları seçme opsiyonu da veriyor.
***
Avrupa’da benimsenen esnek iş yapış modeli, ABD’de ve özellikle yatırım bankalarında biraz sertleşiyor. Bu bankalar personelin daha çok ofise dönüşü üzerinde iş modeli geliştiriyor. Pandemideki belirsizlik sebebiyle sendikalar ise yeni çalışma modeline şimdilik sıcak.
Dünyada durum belirsiz. Çalışmadan olmuyor elbette. Hayatımıza giren hibrit iş yapış şekilleriyle yol almak mecburiyetindeyiz. Dünyada yayılan söz konusu iş modeli Türkiye’de de rağbet görüyor. Tabii burada önemli olan bu modeli; artı ve eksileri bir potada eriterek “çalışma barışı” içinde sürdürülebilir hale getirebilmek.
Modelin artıları var… Öncelikle salgın gibi risklerden uzak kalıyorsunuz… Uzaktan çalışmanın verimliliği artırdığı tespit edilmiş durumda. Kalabalık şehirlerde işyerine ulaşmak için harcanan vakitler çalışanlar için bir nimet olarak görülüyor. Mamafih, sistem zaman kaybını önlüyor ve işe daha erken konsantre olmayı sağlıyor.
***
Dahası var… Genelde hibrit çalışmada, proje veya iş bazlı çalışıldığından mesai mefhumu otomatikman ortadan kalkıyor. İşini erken bitirebilen günlük daha fazla vakit kazanabiliyor. Rahat ortam sebebiyle işyerine göre evde daha fazla işe odaklanma söz konusu olabiliyor.
İşverenler de hibrit çalışmayı daha az maliyetli bir iş modeli olarak görüyor. Bunun karşılığında giderleri azalan şirketlerin çalışanlarının maaşlarına yol, elektrik ve su gibi diğer masraf girdilerini artı olarak yansıtmaları evin mutfak harcamalarına katkı veriyor ve iş barışını sağlamlaştırıyor.
Evden çalışmanın avantajı olduğu gibi dezavantajlarını da görmek lazım. Meselâ bu çalışmada bazı işlerde mesai mefhumu ortadan kalkıyor. Diğer taraftan her ev genişlik veya kalabalık hanehalkı sebebiyle çalışmaya uygun olmayabiliyor. İşyerlerindeki gibi evlerde güçlü teknolojik yapı olamayacağından işlerde aksamalar gözlenebiliyor. Ev faturaları kabarık gelebiliyor…
Dedim ya “iş barışı” öncelik. İşçi ve işveren tarafı karşılıklı memnun olursa, yepyeni bir çalışma hayatına şimdiden merhaba!
analizgazetesi.com.tr / yazının devamı..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.