Türk fuarcılığının neyi eksik?
Türkiye'nin bugün için görünen yeraltı zenginliği yok gibi. Gelirler daha çok insan varlığı ve yerüstü zenginlikleriyle yürüyor. Dahilde İşleme Rejimi (DİR) dahil devamlı artışla seyreden ve içinde savunma sektörünün dikey yükselişinin de yer aldığı ihracat, diğer taraftan büyük çoğunluğu turizm, ulaştırma, sağlık ve yurtdışı müteahhitlik olan hizmet gelirleri Türk ekonomisini ayakta tutan unsurlar.
Yurtdışı gelirlerini bahsettiğimiz seviyeye getiren elbette tanıtım ve beraberinde gerçekleştirilen ülke seyahatleri. Bu alanda uluslararası fuarların önemi oldukça fazla.
Geçmiş dönemlerde sadece mal ve hizmetler alanında alışverişlerin yapıldığı fuarlar artık tanıtım ve tanışmaya dönüşmüş durumda. Karşılıklı alışverişler fuarların ötesinde “alım – satım heyetleri” toplantılarıyla gerçekleştiriliyor. Böylece fuar hizmetlerine daha fazla alan bırakılıyor.
***
Dolayısıyla fuar misyonu Türkiye’de teknolojik altyapının da desteğiyle sektörellikten farkındalığa yöneliyor. “Hub” veya “niş” unsurlar fuarlarda daha öne çıkmaya başladı bile.
Malumunuz “hub”, bilgisayarlar arasında bağlantı kurmak amacıyla kullanılan ağ aygıt ve gereçlere deniyor. Tabii “hub”, switche benzemiyor. “Hub” birden çok fazla noktayı birbirine bağlayabiliyor. Yine teknik tabirle açıklarsak, “hub” ile bir paket bir bağlantı noktasına eriştiğinde diğer bağlantı noktaları da kopyalanabiliyor. Böylece LAN’ın bütün segmentleri tüm paketleri görebiliyor. İşte fuarlardaki “hub” anlayışı bizde daha şimdiden bu doğrultuda katlamalı yaygınlaşıyor.
Uluslararası fuar yapma noktasında zemini sağlam İstanbul, İzmir, Antalya, Adana, Samsun, Gaziantep, Kayseri ve Konya gibi çok sayıda vilayetimizde sektörel bile olsa dünya standardında modern fuarcılık anlayışı ayak izlerini genişletiyor.
***
Üreteceğiz… İstihdamı artıracağız… İhracat yapacağız ve sürdürülebilir bir cari fazla yakalayacağız… Ama nasıl? İşte bunun en hassas yolu fuarlardan geçiyor…
Rakamlara bakıldığında Türkiye, Avrupa’da en çok fuar düzenleyen ikinci ülke... Ancak fuarlara ilişkin katılımcı sayısı, stant alanı ve gelir gibi parametreler bakımından Avrupa ortalamasının oldukça gerisinde. Bu da Türkiye’nin fuarcılıkta uluslararası rekabet edebilirliğinin sınırlı olduğunu gösteriyor.
Türk fuarcılık sektörü, ihtisas fuarları desteğiyle sayı, katılımcı, ziyaretçi, katılımcılara ayrılan stant alanı gibi parametreler açısından sürekli büyüme trendinde olmasına karşılık yurtdışında uluslararası fuarlarda gözlenen yabancı katılımcı ve ziyaretçi seviyesinin Türkiye’de istenen seviyede olmadığı, yabancı katılımcının direkt değil dolaylı şekilde fuarlara iştiraki söz konusu olduğu görülüyor.
Fuarlarımızda eksik olan şu… Geniş katılımı sağlayacak organizasyon olgusunu temellendiren niteliğin henüz tam anlamıyla zemin bulamamış olması…
***
Konuyu açarsak, öncelikle ülkemizde fuar alanlarının nicelik ve nitelik bakımından geliştirilmesi öne çıkıyor. Uluslararası rekabette önemsenmesi gerekenlerin başında gelen bu durum zaten fuar alanı işletmecilerini de zor durumda bırakıyor ve gelirler noktasında zayıf düşürüyor.
Diğer eksiklik ise, sektörel düzenlemeler ve getirilen denetim mekanizmaları. Bunlar fuar alanlarının tahsisi ve işletilmesiyle fuarların niteliğine ilişkin unsurları maalesef kapsamıyor. Fuar işletmeciliği çoğu zaman söz konusu mekanizmalar karşısında aciz kalıyor.
Bilindiği üzere, fuarcılık sektörü Rekabet Kurumu çerçevesinde 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun kapsamında değerlendiriliyor. Mamafih, rekabet sorunlarının neler olduğu, bu sorunlara rekabet hukuku çerçevesinde nasıl müdahil olunabileceği ve sorunların aşılması noktasında alternatif çözümlerin oluşturulmasındaki belirsizlikler de sektörü zorluyor.
***
Aslında sorunların çözümü zor bir olay değil. Fuarcılık sektörünün ticaret, ekonomi, turizm, ulaştırma ve şehircilik gibi pek çok alanla etkileşim halinde olduğu gerçeğinden hareketle bütüncül bir fuarcılık politikasının belirlenmesi ve uygulamaya geçirilmesi için saydığımız tüm bu alanlara yönelik ortak kararlar oluşturan bir yapının veya bir düzeneğin kurulması gereği ortada.
Ancak bu düzenekte kapı açıcı bir unsur olarak HoReCa’yı (Hotel – Restaurant – Cafe) ön plana çıkarmak, işi daha çabuk kolaylaştırır diye düşünüyorum. Zira artık tüm dünya tüketici markalarının itibar oluşturması, mal ve hizmetlere yönelik ilginin arttırılması için HoReCa’yı kullanıyor. Bu kanal malların marka değerini yükseltmeye, katılımcı sayısını artırmaya ve satışları çoğaltmaya teşvik ediyor.
Zannediyorum, Türkiye’nin en büyük HoReCa fuarını yapma başarısını elinde bulunduran ANFAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bıdı bu alandaki tecrübelerini fuarcılığın önde gelen sektör temsilcileriyle paylaşmaya devam edecektir.
Güvenilir Ürün Platformu vasıtasıyla tanıştığımız Sayın Ali Bıdı, “Fuarların en önemli amacı yurt içi ve yurt dışı ziyaretçiyi katılan firmalarla buluşturmak olmalı” derken aslında “nitelikli fuarcılık”a parmak basmak istiyor.
analizgazetesi.com.tr/yazının devamı..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.